Bugün: ## # #### #
Makaleler

Hepimiz saf enerjiyiz!

Hepimiz saf enerjiyiz. Gördüğümüz şeylerin çoğu boşluktan ibaret!
Şans nasıl yakalanır? Şans yakalamanın temel kaideleri varmı?
 

Birey olmaktan kişiliğe ulaşım sürecini irdeleme

Nano Teknolojisi
Madde, birbirini sıkıca tutan moleküllerden oluşuyor. Atomlara gelince, onlar aynen birer güneş sistemi gibi. Ortalarında artı yüklü protonlar ve yüksüz nötronlardan oluşan birer çekirdek var, onun etrafında ise eksi yüklü elektronlar kendi yörüngelerinde dönüp duruyorlar. Bunu basite indirgeyerek şöyle hayal edebiliriz: Atom çekirdeğini oluşturan protonlarla nötronlar ile bunların etrafında daireler çizen elektronlar arasında çok boş yer vardır. Yani her atom, aslında bir miktar “katı” parçacıktan oluşuyor ve epeyce de boşluktan. Ki çekirdeği incelediğimizde, benzer şeyin onu oluşturan parçacıklar için de geçerli olduğunu görüyoruz.

Dikkat! Tüm bu karmaşık yapı, milimetrenin milyonda biri (1/1.000.000) kadar çapta bir hacmin içinde yer alıyor. Peki atomun aktif varlığı olan çekirdek, atomun hacmi içinde ne kadar yer kaplıyor? Çekirdeğin yarı çapı, atomun yarı çapının on binde biri (1/10.000) kadar. Bu hesaba göre çekirdeğin hacmi, atomun hacminin on milyarda biri. (1/10.000.000. 000) Geri kalan kısım boşluk.

Hacim olarak yalnızca on milyarda bir yer kaplayan çekirdeğin kütlesi, atomun kütlesinin % 99,95’idir. Her çekirdek, o atomun bir nevi kara deliğidir.

Gördüğümüz şeylerin çoğu, boşluktan ibaret

Hayal etmesi zor ama, atomun çekirdeği, bir bezelye büyüklüğünde olsaydı, elektronların kılıfı yüz yetmiş metre uzakta olurdu. Yani bizim “gördüğümüz” şeylerin çoğu, sadece boşluk. Tuttuğumuz, okşadığımız, kırdığımız her şey ve kendimiz, aslında büyük ölçüde, belki de tamamen boşluktan ibaretiz. Onu bizim için somut hale getiren mucize ise, yoğunlaşan enerji. Bu enerji alanları, mikroskopik ötesi derinliklere indikçe, daha küçük parçacıklar ve daha büyük boşluklar toplamını, bizim için tanıdık madde kılığına sokuyor.

Yani biz çeşitli enerji titreşimlerini algılar, bu bilgileri beynimizde sabit bir tasarıma dönüştürürüz. Neredeyse tüm insanlar, benzer biçimde çevirdiklerinden, cisimleri de benzer biçimde görür ve hissederler. Mesela renkler, titreşim enerjisi olarak gözümüze ulaşır, orada elektrik tetiklemeye dönüşür ve beynimiz “gördüğümüz biçimleri” üretir. Hatta değişik renk frekansları, bazı duygular oluşturup, içimizde bazı dalgalanmalara yol açar. Bu yüzden maddenin, her zaman aynı ısıya sahip olmasına rağmen, biz bazı renkleri soğuk veya sıcak diye adlandırırız. 

Enerji değiştirilebilir, nakledilebilir ama yok edilemez

Her algıladığımız görüntü biçimi, enerjiden oluşur ve aynızamanda başka bir enerji biçimine dönüşebilir. Bu yasa, enerjinin hiç kaybolmadığını, yalnız şekil değiştirdiğini gösterir. Enerji değiştirilebilir, nakledilebilir ama yok edilemez. Doğa filozofu Demokrit (M.Ö 460-371); Dünya’daki hiçbir şeyin gerçekten kaybolmadığını, yalnız değiştiğini keşfetmişti. Bugünün fizik bilgisi hala bu teoriye dayanmaktadır.

Madde, nasıl başka biçimlere veya bizim göremediğimiz bir enerjiye dönüşebiliyorsa, daha önce görünmez olan bir enerji'de maddeye dönüşebilir. Ayrıca formların değişimini etkileyebiliriz, enerji, bilinçaltı sayesinde yönetilebilir ve muhafaza edilebilir. Ne düşünüyorsak o, maddeye dönüşür ve her dilek, bir enerjidir. Dilek gönderilir ve dilek kendini gerçekleştirmek ister, yani maddeye dönüşmek ister. Yayılan düşünceler ne kadar yoğun ise, enerji o kadar güçlü olur. Ne kadar güçlü duygu yüklenilirse, o kadar itici güç alırlar. Maalesef negatif düşünceler içinde bu böyledir. Bizim ne düşündüğümüz, enerjinin umurunda değildir. Enerji iyi ile kötü arasında ayırım yapmaz, ahlak nedir bilmez ve de yargılamaz, neye dönüştüğü umurunda değildir, yalnız biçim değiştirir.

İşte bu sebeple olumsuz enerji aldığımızda dengemiz bozulur, olumlu enerji aldığımızda, mesela bize bir güzel söz söylendiğinde ruhumuz güler. İşte bu sebeple bitkiler, Mozart’ın su akışlı konçertolarını dinlerken daha hızlı serpiliyorlar, Wagner’in öfkeli senfonisi çalınca güdük kalıyorlar.

Bütün evren saf enerji

Enerjiyi dokunarak (iterek, vurarak, çekerek vs.) iletmiyoruz. Bütün evren saf enerji olduğundan, her şey iletken malzeme görevi yapıyor. Sese yüklenince, titreştirdiği hava moleküllerinin çarpması sayesinde, kulak zarımızca yakalanıp, elektrik sinyalleri olarak beynimize kodlanan, ekrana yazılınca ışık molekülleri ile gözümüzün arkasındaki sarı noktaya transfer edilip, yine elektrik sinyalleri olarak beynimizde izdüşümü alınan kelimeler en belli başlı iletken araç.

Bir tek kelime ile bir insanın dengesini alt üst etme gücü var bizde. Bir tek kelime ile, bir insanın gününü aydınlatmak, yada karartmak bizim elimizde. Bu kudrete karşılık biz de dokunulmaz değiliz. Yolladığımız kelimenin ekosu bize mutlaka geri dönüyor. Bir kısır döngü (ya da olumlu döngü) başlıyor. Üstelik bazen o kelimeye bizim yüklediğimiz anlam değil de, o kelimeyi yolladığımız insanın ona yüklediği anlam da yaratabiliyor bu karmaşayı. (Ya da aşk, güven, dostluk gibi güzellikleri.)

Kelimelerimizi çok dikkatli seçmemiz gerekiyor. Özellikle karşımızdakini bilerek ya da bilmeyerek incittiğimizi fark ettiğimizde.

Hayatı daha güzel, daha az stresli bir hale sokmak çok da büyük bir çaba gerektirmiyor. Geç kalmadan ağızdan çıkan basit bir “özür dilerim” ya da kırıldığımız zaman karşıdakini kazanmayı hedefleyen yalın bir “bu hareketinle beni ne kadar kırdığının farkında mısın” uyarısı dünyayı çok daha yaşanılır hale sokar.

Kaynak: www.islaminesil.com/madde-saf-enerji


sarı çizgi
 

Şans nasıl yakalanır?

şans - tavuz kuşu
Günlük yaşanan sayısız olayları, zaman zaman şans ve şanssızlıklara bağlarız. Diğer taraftan uğur getiren nesnelere de inanılır. Bilime meydan okusa bile, bu inançlar insanların günlük yaşamının bir parçası olmuştur. Herhangi bir rakam yada sayı, herhangi bir hayvan türü, yerleşen sabit fikirler, periler, melekler, vampirler, şeytanlar. Bazı istatistiklere göre dünyada her yedi kişiden biri, yaşamını bu gibi batıl inançlar üzerine kurmuş.

Bazı nesneler, bitkiler ve hayvanlar şekillerindeki sempatiklikten, yada çirkinlikten dolayı, batıl inançlara malzeme olmuşlardır. Aynı şekilde bazı hareket biçimleri de uğusuzluk olarak değerlendirilmiştir. İşte bunların en yaygın olanlarından bazıları;

 

Uğur ve Şans diye bir şeyin var olduğunu kimse inkar etmez; şanssızlık, kader, tesadüf, karma, yürekten istedim oldu, işim rast gitti gibi kavramları biliriz. Ancak şans'ın oluşmasında bizim de katkı payımız var mı?

Evet, şansı yakalamanın temel kaideleri var. Sağduyulu bir insan için hiç bir şey tesadüf değildir. İnsan dev bir mıknatıs gibidir. Düşüncelerimiz ile evrene sürekli mesaj göndeririz. Bu frekans gidip kendine en çok benzeyen frekans ile örtüşür. Bu düşünceler belirli frekansta enerjiye dönüşür.  Böylece düşündüğümüz şey, bize doğru yaklaşır. Örneğin, araba sahibi olmak istiyoruz. İstediğimiz bu arabanın yaydığı bir frekans var, düşüncemizin de belli bir frekansı var. İşte bu iki frekans evrende birbiri ile buluşur.

Sorun şu ki; insanların birçoğu, istemediği bir sürü şey düşünür! Sonra da neden bütün olumsuzlukların tekrar tekrar başlarına geldiğini merak ederler.

Yoğunlukla neye odaklanırsak, onu elde ederiz!

Çekim yasası, istenileni'de, istenilmeyeni'de hayatımıza çeker. Yani sizin bir şeyi iyi ya da kötü algılamanızla, veya olmasını isteyip, istememenizle ilgilenmez. Yalnız odaklanmış olduğunuz düşüncelerinize cevap verir.

Eğer kendinizi kötü hissediyorsanız, “Kendimi çok kötü hissediyorum.” sinyal'i yayarsınız. Bu durumda ruh haliniz tamamen kötü bir hale bürünecektir. “Neyi düşünür ya da neye odaklanırsanız, onu alırsınız”! Eğer bir şeyden hoşlanmıyorsanız ve sürekli yakınıyorsanız; yakındığınız şey size daha çok yaklaşır. Olaylara karşı pozitif bir bakış açınız var ise; pozitif kişi, olay ya da durumları kendinize çekersiniz.

Ne ekersen, onu biçersin!

En çok hasta olanlar, hastalıktan en çok bahsedendir. Bolluktan en çok bahsedenler ise, bolluk içinde olanlardır. Düşüncelerini değiştirirsen, hayatını da değiştirirsin. Düşüncelerini değiştirirsen, bakış açını değiştirirsin. Sahip olduğun bakış açısı, yaşam kaliteni belirler.

Mutluluk, insan hayatının olumlu düşünceleridir. Olaylara karşı önyargısız, pozitif yaklaşmak, olumlu bir hayat biçimidir. Eğer zor insanlarla karşılaşırsanız, size saldırıda bulunurlarsa, onlara karşılık vermek, sinirlenmek/kızmak acı sözler söylemek hiç bir işe yaramaz. Hissettiklerinizi, hiç düşünmeden dışarı vurmak, bir karşıtlık ortamı yaratır ve olumsuz duyguları tetikler. Saldırıda bulunan kişiye bir fatura ödetirseniz, onunla birlikte siz de bir fatura ödersiniz.

Zor insanlar her zaman olmuş ve olacaktır. İnsanların amaçlarını fark edip, soğukkanlılığınızı muhafaza edin. Sizi kurban etmelerine izin vermemeye kararlı olun. Soğukkanlı, güvenli ses tonuyla, bir tutam mizah katarak konuşun. Yapmaya çalıştıkları şeyin farkında olduğunuzu gösterin.

Size söylenenlerin temelde doğru olup olmadığını analiz etmeye çalışın, eğer doğru payı var ise, şikeyetleri anında sona erdirmek için özür dileyerek, münakaşayı daha başlamadan sona erdirin. Duruma dikkat çektiği için, karşı tarafa teşekkür etmekten çekinmeyin.

 

affet sözü şems
Önemli olan haklı ya da haksız olmak değil. Kavganın, çekişmelerin, kazananını yoktur. Ya kaybedersiniz, ya daha çok kaybedersiniz. Önemli olan kalp kırmamak, yargılamadan iyilik yapabilmek.
"Bilgelik", haklı bile olunsa, özür dileyecek kadar asil olabilmektir. Egonuzu kontrol edemediğiniz sürece, o sizi kontrol etmeye devam edecek ve böyle olduğu sürece, tüm Dünya sizin olsa dahi, asla mutlu olamayacaksınız.

Ne verirseniz onu alırsınız, ne ekerseniz onu biçersiniz, hangi dişüncelerde yoğunlaşırsanız, düşündüğünüz her ne ise, hayatınızda o var olur. Eğer insanlara kuşku ve küçümsemeli davranırsanız, onlarda size aynı şekilde davranır, insanlara onurlu, saygılı davranırsanız, aynı şekilde yanıt vermeleri muhtemeldir.

İradeniz karşısında hiç bir şey imkansız değildir. Yeterince israr ettiğiniz takdirde, istediğiniz her şeye ulaşabilirsiniz. Ne olursa olsun, olumlu bir bakış açısı muhafaza ediniz.

Kaynak: Çeşitli yazılarından derlenmiştir.
 
Cumhuriyet Mah.Halim Uluşahin Cad. Yelken Sok. No:10 Silivri / İSTANBUL
(+90) 212 727 77 27
E-Bültene Kaydol
Yeni Kampanyalar Yeni Etkinlikler
Bizi Takip Edin